Makale

Viral Hepatit

Güler G., Yaş 32, İstanbul

Bir yaşımda zatürre geçirmişim ve antibiyotik iğne yapılmış.

Ailem fasulye, mısır yetiştirirken böcekler, kaplumbağalar yemesin diye çok DDT kullanırlardı. 20 yaşımda evlendim. 3 aylık evliyken 2 aylık bir bebek düşürdüm. Doktorlar rahim içi çok kazındığı için tekrar hamile kalma ihtimalimin yüzde 5 olduğunu söyledi. İlk düşükten sonra dengem bozuldu, psikolojik tedavi görmeye başladım. Rahim filmine bakarak kısır olduğumu söylediler. Hemen sonra hamile kaldım. Hamilelik boyunca 9 ay aşerdim. Doğumdan 9 ay sonra tekrar hamile kaldım fakat bebeğim 5 aylıkken karnımda öldü. Yarım saatten fazla süren bir kürtajla alındı. Bu düşüğün sebebini araştırırken doktorlardan biri kanında mikrobik bir hastalık var ama ne olduğunu bilmiyorum diyerek bir sürü tahlil yaptırmamı istedi. Bu arada yine psikolojik tedaviye başladım. 2 sene boyunca Seroxat, Dideral ve Atarax kullandıran ve çok meşhur olan doktora gidip geldikçe doktorun kendisinin hasta olduğunu gördüm ve tedaviyi bıraktım.

Bir süre sonra yeniden hamile kaldım. Aşırı mide bulantısı, baş dönmesi, halsizlik ve baygınlık şikayetiyle doktora gittim ve yapılan tahlillerde Hepatit-C çıktı. Hemen bebeği aldırmam gerektiği, yoksa enzimler artacağı için hastalığımın ağırlaşacağı söylendi. Eşimle birlikte bebeği aldırmamaya karar verdik. Çapa Hastahanesinde beni takip eden doktor “Doğumdan sonra Çapa ile nikahlanacaksın, biyopsi dersem biyopsi, tahlil dersem tahlil, ben ne dersem onu yapacaksın” dedi. İkinci doğumum da ilki gibi sezaryenle oldu. Doğumdan sonra enzimler yükselmişti. Çocuğa da Hepatit-C geçer diye emzirmeme izin vermediler. Bu beni çok yıktı. Bebeğime bir köpek yavrusu gibi davranmaları, iki eldivenle, parmak uçlarıyla alıp koymaları da beni çok üzüyordu.

Doğumdan sonra 1 ay dolmadan karaciğer biyopsisi yapıldı. Artık her gün hastahanelerdeydim. Beni tekrar psikoloğa gönderdiler. Verilen ilaçlardan sonra şiddetli baş ağrıları başladı, öyle ki kafamı duvarlara vuruyordum. Bu ilaçlar beni iyice hasta etmiş, çok sinirli, hırçın olmuştum ve midemde gastrit başlamıştı. Artık öleceğimi düşünüyor, küçücük çocuklarıma başlarının çaresine bakmaları için iş yapmayı öğretiyordum. Baş ağrılarım geçmeyince başka bir doktora gittim, o da bana Zomig isimli ayda bir alınan bir ilaç verdi. Onu içtiğimde delireceğimi sanıyordum, beynim uyuşuyor, heryeri kan olarak görüyor, elime bir bıçak alıp efendimi ve çocuklarımı kesmek istiyordum.

Devamlı karnım şişiyordu. Doktorlar 30 yaşımda siroz olacağımı, ömrüm 50 yılsa 40 yıla düşeceğini söylüyorlardı. Fakat genç olduğum için karaciğer nakli yaptırabileceğimi söylediler. Efendim bana sürekli “Merak etme Hepatit-C’nin tedavisi yok deseler de devasını Allah karşımıza çıkaracak” diyordu.

Bu sırada efendimin bronşoktazi olan bir arkadaşına, tedavi gördüğü Süreyya Paşa ve Yedikule Göğüs Hastahanesindeki doktorlar “Bizim yapacak birşeyimiz yok. Sen inançlı insansın evine git rahat rahat ölümü bekle” demişlerdi. O da Aidin Salih’in önerilerini uygulamaya karar vermiş, 3 defa 3 günlük açlıktan sonra iyileşmişti. Bunu görünce ben de Aidin Hanım’la görüştüm. Bana çok kolay iyileşebileceğimi söyledi. Yıllardır Hepatit C’nin tedavisinin olmadığını duyduğum için buna inanamıyordum. 70 gün sonra ne hepatit, ne migren, ne romatizma, ne de lif yırtılmasından eser kalmamıştı. 4. defa hamile kaldım. hastahanelerde yaşadığım acı tecrübelerden sonra 3. doğumumu evde yapmak istedim. 3 gün sancı çektikten sonra rahim ağzı açılmadığı için bebeğim rahim ile birlikte dışarı çıkmak üzereyken tekrar sezaryene mecbur kaldım. Ameliyatta ikinci sezaryende rahmin yanlış dikildiği ortaya çıktı.

Bu üçüncü sezaryenden 1.5 yıl sonra evde normal doğumla 5 kilo 200 gramlık bir bebek doğurdum.

Allah Aidin Hanım’dan razı olsun.
Mayıs 2011